🥍 Halil Cibran Kırık Kanatlar Özet
CahitKoytak’ın yetkin ve “şair” çevirisiyle, Halil Cibran külliyatı Kapı Yayınları tarafından yayımlanmaya devam ediyor. Tanrı Elçisi, Kum ve köpük ve Gezgin’in ardından, Kaçık orijinal boyutu ve benzersiz çevirisiyle okuyucunun karşısında. Nasıl delirdiğimi, nasıl tozuttuğumu sorup duruyorsunuz bana. Peki dinleyin şimdi; bunu siz istediniz: Bir sabah
Kırık Kanatlar. Halil Cibran. ZEPLİN. Halil Cibran, yarı otobiyografik kitabı Kırık Kanatlar’da gençlik aşklarının o sancılı ve tatlı anlarına götürüyor bizi. Genç Halil Beyrut’un varlıklı tüccarlarından olan Farris Karami’nin kızı Selma’yla tanışır. ve ona âşık olur. Ne yazık ki bu aşkın önünde
125CİBRAN HALİL CİBRAN’IN ESERLERİNDE BEŞERÎ VE EVRENSEL SEVGİ* Sultan ŞİMŞEK* Özet: Cibrân, eserlerinde işlediği en temel konulardan olan sevgi kav- ramını, dinî ve felsefî bir içerikle ele almıştır.
KırıkKanatlar - Halil Cibran - İş Bankası - 6,40TL - 9786052954966 - Kitap
Sesli Kitap, Bana mutluluktan söz etme, anısı beni mutsuz ediyor. Bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor; ama bak bana, sana, Cennet’in kalbimin külleri içinde yaktığı mübarek feneri göstereceğim; seni bir annenin yegâne çocuğunu sevdiği gibi sevdiğimi biliyorsun. Aşk seni kendimden dahi korumayı öğretti bana.
HalilCibran / Kırık Kanatlar (Sesli Kitap-Tufan)Her dakikası aşk ve tutku ile dolu bir yıla bedel olan bir saat akıp geçmişti. Gecenin sükunetinin içimizi k
İlkeserlerini Arapça olarak yazan Cibran 1918 yılından sonra eserlerinin çoğunu İngilizce olarak yayınladı. 1920 yılında Arap Yazarlar Derneği'ni kurdu. Halil Cibran, insanı Tanrı’ya götüren tek yolun kendi özvarlığından (içsel varlık) geçtiğine inanan doğu mistisizminin etkisi altındadır.
HalilCibran. Ermiş (İngilizce-Arapça-Türkçe Roman) عربي - تركي - انجليزي. 39.07TL 25.00 TL.
KırıkKanatlar - Halil Cibran - Anonim Yayıncılık Açıklaması. Halil Cibran, 1883 yılında Lübnan’da doğdu. Eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandırdı. Şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan Cibran aynı zamanda başarılı bir ressam idi. Resimlerinin bazıları günümüzde dünyanın birçok
HalilCibran. 12 Mayıs 2020 ‘’Eğer benim matemimi kahkahaya, tiksintimi coşkuya, aşırılığımı normale çevirmek isteyen varsa; ona düşen, bana Doğulular arasında adaletli bir yönetici, dürüst bir kanun koyucu, bilgeliğiyle amel eden bir dini lider, karısına kendi nefsine baktığı gözle bakan bir koca göstermektir.
KırıkKanatlar (Şömizli) (Ciltli) Halil Cibran Kutu Set (13 Kitap Takım) Gezgin. Ermiş
Aşka hüzne, acıya, mutluluğa dair hem soyut hem de somut anlatımlar ve teşbihler oldukça güçlü bir şekilde yer alıyor. Okudukça romanın ismi olmayan ve esas kahramanının Halil Cibran olduğu hissiyatı okurda oluşuyor. Cibran'ın muhteşem hitabet gücünü her satırda hissetmek mümkün. Okurda iz bırakacak bir çalışma.
Ng9Nwbd. Halil Cibran kimdir? Hangi eserleri yazmıştır? Yapıtları ve fikirleri bütün dünyada etki uyandırmış olan Halil Cibran, “Ermiş, Kırık Kanatlar ve Asi Ruhlar” isimli kitapları yazan kişidir. Bunun dışında başka sanat dalları ile de ilgilenen Halil Cibran yaşadığı dönemin tanınmış bir ressamıdır. Öyle ki eserleri dünyadaki farklı kentlerdeki sergilerde sanat severlere sunulmaktadır. Edebiyat Çocukta bugün, yapıtları ve fikirleri büyük kitlelerece okunan ve takip edilen ünlü yazar Halil Cibran var. Halil Cibran kimdir? Hangi eserleri yazmıştır? Aslen Lübnanlı olan Amerikalı ressam, şair ve düşünce adamı yazar, 6 Ocak 1883 yılında hayata gözlerini açmıştır. Yapıtları ve fikirleri bütün dünyada bilinen Cibran, Türkiye’de de geniş bir okur kitlesine sahiptir. Hatta isminden dolayı Cibran’ın Türk olduğunu zannedenler bile olmuştur. Farklı sanat dallarıyla ilgilenen Cibran, özellikle resim sanatında oldukça başarılıdır. Hayatının hemen hemen son 20 senesini Amerika’da geçirmiş olan Cibran, ölümüne dek bulunduğu bu ülkede yapıtlarını İngilizce olarak kaleme almıştır. Halil Cibran’ın en bilinen yapıtlarından birisi olan ve ilk defa 1923 senesinde basımı yapılan Nebi isimli yapıtında toplam yirmi altı tane şiir vardır ve bu haliyle bir farklı kitaplarından toplanmış şiirlerin yer aldığı bir derlemedir. El Mustafa ismindeki bir kahinin on iki yıl kaldığı Orphalese kentinden ayrılarak evine gitmek üzere iken bir grup insanın durdurmasıyla baş kahramanla toplum arasında insanlık ile yaşamın genel durumuna ilişkin yapılan diyaloglar eserin çatısını teşkil etmektedir. Kitapta yer alan şiirler genel olarak Matta’ya göre İncil’in 5. bölümünde bulunan İsa’nın Dağdaki Vaaz ile muhteva ve biçem bakımından ciddi benzerlikler ve koşutluklar göstermektedir. Cibran’ın İnsanoğlu İsa isimli eserindeki çalışmalara da bakılırsa El Mustafa’nın Meryemoğlu İsa Mesih olabileceği kanıları daha da önemli olmaktadır. Eserleri Halil Cibran, birbirinden farklı pek çok türde eser vermiştir. Bu eserlerin büyük bir kısmı da Türkçeye çevrilmiştir. Ermiş Haberci Meczup Kırık Kanatlar Bir Gözyaşı ve Bir Tebessüm Üstadın Sesi Gezgin Kum ve Köpük Rüzgar Gülü Vadinin Perileri Fırtınalar Gezgin Deli Aforizmalar Asi Ruhlar İnsanoğlu İsa
Bu sayfada ABD'li ressam, şair ve filozof Halil Cibran ait 118 adet sözleri / alıntıları ve hayatı yer almaktadır. Halil Cibran kimdir? Ölüm / doğum tarihi kaçtır? Halil Cibran mesleği, nereli, hayatının özeti, kısaca özgeçmişi, kaç yaşında gibi bilgilere ulaşacaksınız. Adı Halil Cibran Doğum 6 Ocak 1883 Ölüm 10 Nisan 1931 Mesleği ABD'li ressam, şair ve filozof Halil Cibran Kimdir Sayfası Bu sayfada Halil Cibran hayatının özeti yani kısaca hayatı hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Halil Cibran sayfasında hata veya düzeltme bildirimi için lütfen çekinmeden bizimle irtibata geçiniz. Bildirin. Halil Cibran, Lübnan asıllı Ameɾikalı ɾessam, şaiɾ ve filozof. Cibɾan, 1883 yılında Lübnan'da doğdu. Eseɾleɾi ve düşünceleɾi dünya üzeɾinde geniş yankı uyandıɾdı. Şiiɾleɾi yiɾmiden fazla dile çevɾilmiş olan Cibɾan aynı zamanda başaɾılı biɾ ɾessam idi. Resimleɾinin bazılaɾı günümüzde dünyanın biɾçok şehɾinde seɾgilenmektediɾ. Yaşamının yaklaşık son yiɾmi yılını ABD'de geçiɾen yazaɾ, ölümüne kadaɾ kaldığı bu ülkede eseɾleɾini İngilizce yazmıştıɾ. Halil Cibran'ın en ünlü eserlerinԁen biri olan ve ilk kez 1923 yılınԁa basılan Nebi aԁlı eseri, toplam 26 aԁet şiirԁen oluşan bir karma şiir ԁenemeleri kitabıԁır. El Mustafa aԁınԁaki bir kahinin 12 sene kalԁığı Orphalese şehrinԁen ayrılıp evine gitmek üzereyken bir grup halk tarafınԁan ԁurԁurulması ve ana kahraman ile halk arasınԁa insanlık ve hayatın genel ԁurumu hakkınԁa geçen konuşmalar kitabın kenԁisini bu kitapta El Mustafa isimli şahsa verԁiği bu isimle peygamber Muhammeԁ'i işaret ettiğini iԁԁia eԁenler varԁır. Fakat kitaptaki metinler oğunlukla Matta'ya göre İncil'in 5. bölümünde yer alan İsa'nın Dağdaki Vaaz'ıyla ierik ve üslup aısından benzerlik ve paralellik gösterir. Yazarın İnsanoğlu İsa adlı kitabındaki alışmalar da dikkate alınırsa El Mustafa'nın Meryemoğlu İsa Mesih olabileceği iddiaları daha da gü kazanmaktadır. Ermişin Bahçеsi Halil Cibran'ın Ermiş kitabının dеvamı nitеliğindеdir. Türkçеyе çеvirisi Sirmеn tarafından yapılmıştır. Yayın yılı 1999. kaynak wiki Halil Cibran Eserleri / Kitapları Kırık Kanatlar Habеrci Gеzgin Dеli Ermiş Ermişin Bahçеsi İnsanoğlu İsa Sözlеr Dünya Tanrıları Asi Ruhlar Kum vе köpük avarе Gönül sırları dеrlеmе Aforizmalar Tanrı еlçisi Lazarus vе Aziz Dostu & Habеrci Sus Kalbim Halil Cibran Sözleri 118 Adet Aşağıdaki Halil Cibran sözleri hakkında hata olduğunu düşünüyorsanız veya sayfamızda bulunmayan Halil Cibran sözlerini sayfaya ilave etmemizi istiyorsanız irtibata geçiniz. Bildirin. Dişlerinizle bir elmayı çiğnerken ona gönlünüzde deyin ki 'tohumların benim bedenimde yaşayacak ve geleceğinin tomurcukları benim yüreğimde çiçek açacak. Rayihan benim nefesim olacak, birlikte sevineceğiz bütün mevsimlerde.' Hoşluğunda dostluğun kahkahalar çınlasın, zevkler paylaşılsın. Çünkü küçük şeylerin şebnemiyle sabahına erip tazelenir yürek. Bir kişinin kalbini ve aklını anlamak için, başarmış olduğu işlere bakma, ancak arzu ettiklerine bak. Sırtını güneşe çevirirsen, gölgeni görebilirsin ancak. Dünyadaki en güzel üç kadın! Annem gölgesi ve aynadaki yansıması. Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir. Karakter sahibi bir insanın ruhu yaralarla doludur. Bir insanı sustuğu yerlerden tanıyabilirsiniz. Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de. Doğuran aşk, yaratan başkaldırı, yetiştiren özgürlük, üç görünüşüdür tanrı'nın ve zeki evrenin ifadesidir tanrı. Çocuklar, sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla. Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz. Dünya hayatı, maddenin gergin ayakları arasında başlar, ölümün dingin elleri arasında son bulur. Çoğu pratik zekalı insan, hayalperestlerin alın teri ile ekmek yer. Şair, tahtından indirilmiş sarayının külleri arasında oturmuş, küllerden bir şekil oluşturmaya çalışan bir kraldır. İnsan bir fikirle sarhoş olunca, bu fikir hakkındaki en çürük ifadeyi bile leziz bir şarap olarak kabul eder. Düşmanım yok, ey Tanrı, ama eğer bir düşmanım olması gerekiyorsa; gücü benimkine eşit olsun ki, doğruluk tek başına galip gelsin. Eğer boş elimi insanlara uzatır ve hiçbir şey alamazsam bu gerçek yoksulluktur; ancak dolu elimi uzatır ve verecek kimseyi bulamazsam bu umutsuzluktur. Bana 'seni anlamıyorum' demen haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir hakarettir Çalışmak, sonsuzluğa doğru haşmetle ve vakur bir tevazuyla seyreden hayat kafilesinin içinde kalmak, uyum içinde olmaktır; lanet ya da felaket değil, alın teridir. Bir tek kendini verir aşk, bir tek kendinden alır Ne sahiplenir, ne sahiplendirir kendini Aşka aşk yeter zaten Asıl olan yolun yolcusuz olması değil; Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır. Denizin şarkısı sahilde mi sona erer yoksa onu dinleyenlerin yüreklerinde mi? Şimdi neler söylüyorsam tek yürekten, yarın söylenecektir binlerce yürekten. Sevgi sevgiliyle sevgili arasındaki peçedir. Hayret etmek bilginin başlangıcıdır. Sessizlik, herkesin anlamayacağı gerçeklerdir. Sessizlik, verilebilecek en gürültülü cevaptır. Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir.. Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak ! Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır. Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner deli ve dahi. Sevgi sevgiliyle sevgili arasındaki peçedir. Hayret etmek bilginin başlangıcıdır. Sessizlik, herkesin anlamayacağı gerçeklerdir. Sessizlik, verilebilecek en gürültülü cevaptır. Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir.. Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak ! Şiir çokça sevinç ve ızdırap ve hayrettir, biraz da söz. Bugüne kadar yalnızca, 'Sen kimsin?' diye sorana ne cevap vereceğimi bilemedim... Tek doğruyu buldum' değil, bir doğruyu buldum' deyin Her tohum bir özlemdir. Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine. Sevginin kederi şarkılar söyler, bilginin üzüntüsü konuşur, arzunun hüznü fısıldar ve yoksulluğun ıstırabı ağlar. Ama sevgiden daha derin, bilgiden daha yüce, arzudan daha güçlü ve yoksulluktan daha acı bir hüzün vardır. Sessizdir; Gözleri yıldızlar gibi parlar. Ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana, yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız. Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım. Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz. Her tohumda bir tutku gizlidir. Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayri bir şey göremezsin. Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığında doğdu. Kaplumbağa yolu tavşandan daha iyi bilir. Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir. Güzellik bütün bir hayatımız boyu aradığımız yitiğimizdir. Bana İnsanlık ezel ve ebed denizine dökülen ışıktan bir ırmak. Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir. Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyenlere inan.. Çünkü insanın sessizliği sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe. Dünya kuruldu kurulalı bilinir aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır. Gerçek güzellik bir erkekle bir kadın arasında var olabilen ve aşk adı verilen ruhsal ahenkte yatar. Geceyi delerek uçan küçük bir kuş gibi, yaşar ruhum; hızlandıkça uçuşu, daha da yakınlaşır şafak. Hakikat parçalanamaz. Öğretilerin çoğu pencere cami gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır. Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankorum. Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir. Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız. Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir. neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir. Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir. İnsanın hayali ile elde edişi arasında yalnızca tutkusunun aşabileceği bir mesafe bulunur. Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır. evet, bir nirvana var; o, köyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır. Saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür; bir ney gibi olursunuz kalpten çalıştığınız zaman. Ve nedir aşk ile çalışmak? Yar giyecekmiş gibi dokumaktır bir kumaşı, nakış işler gibi kalpten. Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük. Bana kendini tanısaydın bütün insanları tanırdin diyorlar. Ben de onlara diyorum ki bütün insanları tanıyana dek kendimi tanıyamam. Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım. Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır. Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir. Ve kahkahanızın yükseldiği aynı kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar. Siz konuştuğunuzda, düşüncelerinizle barış içinde olmayı terk edersiniz. Öyle acılar vardır ki, onları iyi gizleyemezsek, gözlerimizden bir yolunu bulup süzülür ve yanaklarımızı ıslatabilirler. Allah düşündü, ilk düşüncesi melekti. Allah konuştu, ilk konuşması insandı. Eğer kış, baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı. Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir. Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, ne görebiliyorsun, ne duyabiliyorsun. İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver. Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur. Ne garip değil mi? Aklı yavaş olana değil de, ayağı yavaş olana. Yüreği kör olana değil de, gözü kör olana acırız. Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur. Sessizlik sözcüklerden daha değerlidir. Evim der ki, Dostum göründüğüm gibi değilim. Görünüş, sadece giydiğim bir elbisedir. Gevezeliği bilgi, susmayı cehalet ve yapmacıklığı sanat zannedenlerden uzağım! Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir. Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür. Anımsamak bir tür buluşmadır. unutmak ise bir tür özgürlük. Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz. Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın. Bir gün iyilik ve kötülük deniz kıyısında karşılaştılar, dediler ki; 'haydi denize girelim!' elbiselerini çıkartıp sularda yüzdüler. Bir süre sonra kötülük, kıyıya dönüp iyiliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. İyilik de denizden çıktı fakat kendi elbiselerini bulamadı. Çıplak olmaktan utanıyordu, çaresiz kötülüğün elbiselerine büründü ve yoluna devam etti. O gün bu gündür insanlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden iyiliğin gözlerindeki ışıltıyı bilen bazıları vardır ki, elbiselerine bakmaksızın onu tanırlar. Ve yine kötülüğün yüzünü ve gözlerini tanıyan bazıları vardır ki, elbiseleri onu tanıyanların gözlerinden gizleyemez. Ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü. Dostunuz sizin sevgi ektiğiniz, şükran biçtiğiniz tarladır. Dost size kendi fikrini anlatınca içinizden gelen hayır veya evet'i esirgemeyiniz. Dost susunca, kalbiniz onun kalbini dinlemeye devam etsin. Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma.. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de. Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir. Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer. Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konuşacak bir filozof yaratır. Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi. İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır. İnsanlar arasındaki bir cenaze töreninin, melekler arasında bir düğün şenliği olmadığını kim bilebilir ki? Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır. Hakikat iki kişiye muhtaçtır biri, onu dillendiren; diğeri onu anlayan.. İki kadın konuştuğunda hiç bir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar. İnci, kum tanesinin etrafına ızdırabin ördüğü mabeddir. Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim. Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir. Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın.. Eğer biri sana gülerse ona acıyabilirsin; ama sen ona gülersen kendini asla bağışlama. Bırakın bugününüz, geçmişi anılarla, geleceği ise özlemle kucaklasın. Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir. Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır. Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan. Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır. Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir! Neden bazı insanlar sizin denizinizde yaşayıp, dereleriyle övünüyorlar. İhtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir. Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz. Arzu hayatın yarısıdır kayıtsızlıksa ölümün. Yorumlar 6 Adet HABİB SEYHAN [36095] numaralı söz için Çok güzel bir söz demiş. Tebrik ediyoruz Sevil Toplum olarak, akli yavas olanlari diyil, ayagi yavas olanlari, yuregi kor olanlari diyil, gozu kor olanlara aciriz. Tam yerinde deyilms kelime. Volkan Tanrı kim yaa.. Dırt diyorum o kadar İpek Sırtını güneşe çevirirsen, gölgenden gayrı bir şey göremezsin. Onlara güneşi işaret ettim, onlar parmaklarıma baktılar.?Halil Cibran Ekrem Tanrı, bolluk içindekileri doyursun. Halil Cibran Yorum Yaz Çok Yorum Alanlar 330 200 181 162 112 111 110 Kim Söylemiş Olabilir Bakmakla görmek, aşık olmakla sevmek arasındaki fark? Diye sormuslar Mevlana'ya. Cevaplamış; Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Herkes aşık olabiliyor; ama herkes senin gibi sevebiliyor mu? Aralarındaki tek fark se Misafirlerin Baktığı
Kırık Kanatlar - Halil Cibran Cibran’ın 1912’de yayımlanan romanı Kırık Kanatlar, Arap dilinde yazılmış ilk romanlardan biridir aynı zamanda. Selma Karami’yle Cibran olduğu tahmin edilen genç adamın imkânsız aşkının hikâyesi, pastoral şiir tadında bir aşk itirafıdır. Cibran bu içe işleyen metinde, Arap edebiyatında ilk kez din adamlarının yozlaşması ve kadın hakları gibi toplumsal meselelere el atar. Doğulu kadının yüzyıllar boyu gelenek karşısındaki âcizliğine, eşya gibi oradan oraya sürüklenmesine yönelik eleştirel bir tavır ortaya koyar. ** “Karanlık ağaçları ve çiçekleri bizden saklasa da, kalplerimizdeki sevgiyi saklayamaz.” Selma Kerami, babasının isteği doğrultusunda piskoposun yeğeni ile evlenmek zorunda kalıyor ve onun kalbi Cibran'a ait olduğu için Selma ile Cibran arasında ki umutsuz aşkı bize anlatıyor. Bu umutsuz aşkın yanı sıra kitap; toplumda kadının sosyal konumu, ataerkil topluluklarda söz hakkına sahip olmamasını anlatıyor. "Aynı duyguyu paylaşan kederli ruhlar birbirleriyle karşılaştıklarında huzur bulurlar." Selma ile Cibran arasında ki geçen aşka tek kelime ile bayıldım. Cibran Selma'yı hayatında, yüreğinde öyle güzel bir yere koyuyor ki... okurken etkilenmemek elde değil. Birbirlerine karşı söyledikleri, özenle seçilmiş o sözler aralarında ki aşkın ne kadar güzel olduğunu gözler önüne seriyor. Diğer işlediği konu olan kadının, kızların zorla istemedikleri kişilerle evlendirilmesine çok güzel değinmiş. Sözleri alıp sizi başka diyarlara götüren bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
HALİL CİBRAN D 6 Ocak 1883 - Ö 10 Nisan 1931 Halil Cibran 6 Ocak 1883'te Kuzey Lübnan'ın dağlık bir bölgesi olan Bişerri semtinde Hıristiyan Maruni mezhebine bağlı bir ailede doğdu. 25 Haziran 1895'te Cibranlar, Amerika'ya doğru yola çıktılar ve Boston'a yerleştiler. O zaman Boston ABD'de New York'tan sonra ikinci büyük Suriyeli nüfusa sahipti. Yeni bir yoksulluk döneminde büyüyen Cibran'ın burada geçirdiği ilk yılların acısı hayatında silinmez bir iz bırakacaktır. Cibran 1896'da Fred Holland Day ile tanıştı ve ondan sonra Day'in sıradışı sanatı ve Boston sanat çevresiyle temasları sayesinde Cibran da çevresinde tanınmaya başlandı. Day, Cibran'ı Yunan Mitolojisi, dünya edebiyatı, çağdaş yazın ve fotoğrafla tanıştırıp, kendi ifadesini bulmaya teşvik etti. Cibran, eğitimini tamamlamak ve Arapça öğrenmek üzere Lübnan'a döndü. 1898-1902 yılları arasında Lübnan'da kalan genç sanatçı, Arapça ve Fransızca öğrenip çalışmalarında, özellikle şiirde ustalaşarak 1902'de kolejini bitirdi ve Amerika'ya geri döndü. Cibran'dan on yaş büyük olan 30 yaşında Mary Haskell, Cibran'ın sanatsal gelişimini finanse edecek ve onu idealindeki sanatçı olmaya teşvik edecekti. Mary, Cibran'ın İngilizce yazmaya eğilmesinin ardındaki etkendi. Nitekim onu Arapça eserlerini İngilizceye çevirmeyi bırakıp doğrudan İngilizce yazmaya ikna etmişti. İngilizce eserlerini Mary'nin edite etmesi ve aralarındaki işbirliği Cibran'ın çalışmalarını parlattı. Mary, Cibran'ın dilini ve düşüncelerini daha iyi kavramak için Arapça öğrenmeye bile kalkıştı. 1904'te Cibran Arapça göçmen gazetesi el-Muhacir'e makaleler yazmaya başladı. Bu makaleler onun yayınlanmış ilk çalışmasıydı. 1 Temmuz 1908'de Cibran Boston'dan ayrılıp Paris'e sanat okumaya gitti. Orada Cibran, ünlü heykeltıraş Auguste Rodin ile tanıştı ve bu kısa tanışıklık bile Cibran'ın sanatı üzerinde çok derin etkiler bıraktı. Rodin, Cibran için şöyle demiştir "Resmin ve şiirin, onu yeni bir Blake yapacak kadar birbirine bağlantılı olduğu başka bir kimseyi tanımıyorum." Cibran'ın ilk İngilizce kitabı DeliThe Madman 1918'de yayımlandı ve yerel basından olumlu eleştiriler aldı. Eleştirmenler onu Doğu ile Batı arasında köprü atması bakımından ünlü Hint yazar Tagore ve İngiliz şair William Blake ile kıyaslıyorlardı. Bizzat kendisinin illüstrasyonlarını yaptığı mesellerden oluşan bu kitapta Nietzsche, Jung ve Tagore'un etkileri apaçık görülmektedir. Deli kitabının başarısının ardından Cibran'ın popüleritesi artmaya başladı. Ermiş kitabı 1923 yılının Ekim ayında yayımlandı ve ABD'de mütevazı bir başarı elde etti. 1926' da Cibran önce Arapça yazdığı daha sonra İngilizceye tercüme edilen aforizmalardan oluşan Kum ve Köpük'ü Sand and Foam yayımladı. 1926'da Cibran ünlü bir uluslararası şahsiyet oldu. Bu ününü, Cibran'ın ölümünden sonra da önemli bir rol oynayacak yeni yardımcısı ve editörü Henrietta Breckenridge'ye borçluydu. 10 Nisan 1931'de kırk sekiz yaşındayken New York' taki St. Vincent Hastanesi'nde karaciğerine yayılan siroz ve akciğerinde ilerlemiş tüberküloz yüzünden şuurunu yitirmiş bir haldeyken öldü. Cibran'ın naaşı 21 Ağustos'ta Beyrut'a getirildi. Ocak 1932'de Cibran'ın naaşı ebedi istirahatgahına tevdi edilmek üzere doğum yeri olan Bişerri'ye gönderildi ve Mar Sarkis manastırının küçük ve tarihi kilisesinin bahçesinde defnedildi. Cibran vefatından sonra yayımlanabilen iki eser bıraktı Cibran tarafından tamamlanmış olup 1932'de yayımlanan Gezgin Wanderer ve Cibran tarafından tamamlanmamış olup Barbara Young tarafından tamamlanan ve 1933'te yayımlanan Ermişin Bahçesi Garden of the Prophet. Cibran'ın isteği, bir oturuşta okunabilecek ve cepte taşınabilecek küçük kitapçıklar yazmaktı. Bunda da başarılı oldu, isteğini gerçekleştirdi. İşte, Halil Cibran'ın aforizmalarından seçtiklerim "Ağaçlar yeryüzünün gök kubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz." "Sözlerimizin hepsi aklımızın ziyaretinden arta kalan kırıntılardır ancak." "Kalbi büyüleyen bir felsefedir şiir. Felsefe, fikir şarkıları söyleyen bir şiirdir. İnsanın kalbini büyüleyip aynı anda fikir şarkılarını da söyleyebilseydik, o zaman Tanrı'nın gölgesinde yaşayabilirdik." "Kaynağı adalet olan bir dünya, kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür." "Birlikte güldüğün birini unutabilirsin ama birlikte ağladığını asla!" Yararlandığım Kaynak HALİL CİBRAN - AFORİZMALAR Derleyen Orhan Düz Tutku Yayınevi
Anasayfa / Felsefe Kitapları / Genel Felsefe Kitapları Kırık Kanatlar Hakkında Bilgiler Türü Genel Felsefe Kitapları Sayfa Sayısı 168 ISBN 9786257961523 Kapak Ciltsiz Ürün Özellikleri Ödeme Seçenekleri Kırık Kanatlar Kısa Özet Hüzünlü bir ruh, kendisine benzer bir ruhla birleştiği zaman huzura erer. Hüznün aracılığıyla birbirlerine kavuşan kalpler, mutluluğun zaferinden dolayı asla ayrılmayacaklardır. Gözyaşlarıyla temizlenen bir sevgi, sonsuza dek saf ve temiz kalacaktır.
halil cibran kırık kanatlar özet