🐟 Sürekli Evdeyim Hiç Arkadaşım Yok

dvAjXh. düzelirsin merak etme. Kardeşim ergenlik de biryere kadar annenin ne suçu var dövüyorum demişsin. Bir de çare bulun yazıyorsun. Dövmeyeceksin kardeşim kendini kontrol edeceksin. Hiç olmadı sinirini farklı şeylerdeen çıkar git bir hobi bul meşgul ol. Bir de dediğin gibi hap alabilirsin. Git ailenden özür falan dile bu rezilliğe son ver! anneni dövüyosan defol gözümüz görmesin. İnsan kendini tutamayabilir arkadaşlar.. Tamam belki annesine el kaldırması çok büyük bir hata belki ama sinir ile ilgili sorunlara çözüm bulmak zordur. Bunu yaşamayan anlayamaz gibi birşeydir... Kardeşim bence sende bir doktora gitmelisin önce..Psikiyatrist'e görünebilirsin.. Sinir haplarına da doktora görünmeden alma bence.. quoteOrijinalden alıntı emre_mod uzun yıllardır ailem ile kavga ediyorum kuşak çatışması heralde kafam babam çok iyiler ama ben tavır davranşlarını knuda kavga çkarıoum bagırıp çagırıyorum .yemek yerken bile yemege mana bulup yok yere kavga içimde başka biri var sanki ben yapmıyorum hiç öle yapcak biri deyilim ama yıllardır böle çok sinirli biriyim heralde işte senin yaşıtınlar çalışıyoda sen çlışmıon ufacık cocuklar cırım cırım çalışıyo arpan fazla senin vs şeyler annemi sürekli aglatıyorum üzüyorum bazen dövdügüm oluyor .Ne yapacagımı bunaldım artık 1 tane bile arkadaşım yok hergün evdeyim .hiç kız arkadaşım olmadı hiç bir kızla konuşmadım canlı olarak bunun payımı var nedir bunalımdayım hapı almayı düşünüyorum. ne olur derdime çare bulun bu ne demek bilader.. inşallah mecaz anlamda yazdın yoksa sana burdan çok pis şeyler söyleyebilrim quoteOrijinalden alıntı ÖlümÇokYakın İnsan kendini tutamayabilir arkadaşlar.. Tamam belki annesine el kaldırması çok büyük bir hata belki ama sinir ile ilgili sorunlara çözüm bulmak zordur. Bunu yaşamayan anlayamaz gibi birşeydir... Kardeşim bence sende bir doktora gitmelisin önce..Psikiyatrist'e görünebilirsin.. Sinir haplarına da doktora görünmeden alma bence.. pisikiyatris e gorunmeliyim haklisin psikolojik bisi bu duramiyorum 2 yildir vucut calisiyorum hobi fln dan deyilde baska bisi bu sanki icimde biri var bni yonetiyor . ergenliktendiır diyorum abimde öleydi bnm yaşımdayken üniversiteye gitti askere gitti düzeldi bizim genetik quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod uzun yıllardır ailem ile kavga ediyorum kuşak çatışması heralde kafam babam çok iyiler ama ben tavır davranşlarını knuda kavga çkarıoum bagırıp çagırıyorum .yemek yerken bile yemege mana bulup yok yere kavga içimde başka biri var sanki ben yapmıyorum hiç öle yapcak biri deyilim ama yıllardır böle çok sinirli biriyim heralde işte senin yaşıtınlar çalışıyoda sen çlışmıon ufacık cocuklar cırım cırım çalışıyo arpan fazla senin vs şeyler annemi sürekli aglatıyorum üzüyorum bazen dövdügüm oluyor .Ne yapacagımı bunaldım artık 1 tane bile arkadaşım yok hergün evdeyim .hiç kız arkadaşım olmadı hiç bir kızla konuşmadım canlı olarak bunun payımı var nedir bunalımdayım hapı almayı düşünüyorum. ne olur derdime çare bulun bu ne demek bilader.. inşallah mecaz anlamda yazdın yoksa sana burdan çok pis şeyler söyleyebilrim dövdügüm derken bagırıyorum sandalye kırdım 4 defa 2 defa cam kırdım sinirden quoteOrijinalden alıntı emre_mod quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod uzun yıllardır ailem ile kavga ediyorum kuşak çatışması heralde kafam babam çok iyiler ama ben tavır davranşlarını knuda kavga çkarıoum bagırıp çagırıyorum .yemek yerken bile yemege mana bulup yok yere kavga içimde başka biri var sanki ben yapmıyorum hiç öle yapcak biri deyilim ama yıllardır böle çok sinirli biriyim heralde işte senin yaşıtınlar çalışıyoda sen çlışmıon ufacık cocuklar cırım cırım çalışıyo arpan fazla senin vs şeyler annemi sürekli aglatıyorum üzüyorum bazen dövdügüm oluyor .Ne yapacagımı bunaldım artık 1 tane bile arkadaşım yok hergün evdeyim .hiç kız arkadaşım olmadı hiç bir kızla konuşmadım canlı olarak bunun payımı var nedir bunalımdayım hapı almayı düşünüyorum. ne olur derdime çare bulun bu ne demek bilader.. inşallah mecaz anlamda yazdın yoksa sana burdan çok pis şeyler söyleyebilrim dövdügüm derken bagırıyorum sandalye kırdım 4 defa 2 defa cam kırdım sinirden bende annemle kavga ediyom ama dövmek diyince tuhaf oldum... bende annemle asla anlaşamam... 2010 yışında bana bi yanlış gün bugündür evde 2 yabancı gibiyiz .. hiç sözünüde hasta olduğu halde hiç acımam ona... belki çok çok ihtiyacı varsa bana oda insanlık namına belki.. quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod uzun yıllardır ailem ile kavga ediyorum kuşak çatışması heralde kafam babam çok iyiler ama ben tavır davranşlarını knuda kavga çkarıoum bagırıp çagırıyorum .yemek yerken bile yemege mana bulup yok yere kavga içimde başka biri var sanki ben yapmıyorum hiç öle yapcak biri deyilim ama yıllardır böle çok sinirli biriyim heralde işte senin yaşıtınlar çalışıyoda sen çlışmıon ufacık cocuklar cırım cırım çalışıyo arpan fazla senin vs şeyler annemi sürekli aglatıyorum üzüyorum bazen dövdügüm oluyor .Ne yapacagımı bunaldım artık 1 tane bile arkadaşım yok hergün evdeyim .hiç kız arkadaşım olmadı hiç bir kızla konuşmadım canlı olarak bunun payımı var nedir bunalımdayım hapı almayı düşünüyorum. ne olur derdime çare bulun bu ne demek bilader.. inşallah mecaz anlamda yazdın yoksa sana burdan çok pis şeyler söyleyebilrim dövdügüm derken bagırıyorum sandalye kırdım 4 defa 2 defa cam kırdım sinirden bende annemle kavga ediyom ama dövmek diyince tuhaf oldum... bende annemle asla anlaşamam... 2010 yışında bana bi yanlış gün bugündür evde 2 yabancı gibiyiz .. hiç sözünüde hasta olduğu halde hiç acımam ona... belki çok çok ihtiyacı varsa bana oda insanlık namına belki.. zaten 3 ay snra kurtulcam işte quoteOrijinalden alıntı emre_mod quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod quoteOrijinalden alıntı haribo21 quoteOrijinalden alıntı emre_mod uzun yıllardır ailem ile kavga ediyorum kuşak çatışması heralde kafam babam çok iyiler ama ben tavır davranşlarını knuda kavga çkarıoum bagırıp çagırıyorum .yemek yerken bile yemege mana bulup yok yere kavga içimde başka biri var sanki ben yapmıyorum hiç öle yapcak biri deyilim ama yıllardır böle çok sinirli biriyim heralde işte senin yaşıtınlar çalışıyoda sen çlışmıon ufacık cocuklar cırım cırım çalışıyo arpan fazla senin vs şeyler annemi sürekli aglatıyorum üzüyorum bazen dövdügüm oluyor .Ne yapacagımı bunaldım artık 1 tane bile arkadaşım yok hergün evdeyim .hiç kız arkadaşım olmadı hiç bir kızla konuşmadım canlı olarak bunun payımı var nedir bunalımdayım hapı almayı düşünüyorum. ne olur derdime çare bulun bu ne demek bilader.. inşallah mecaz anlamda yazdın yoksa sana burdan çok pis şeyler söyleyebilrim dövdügüm derken bagırıyorum sandalye kırdım 4 defa 2 defa cam kırdım sinirden bende annemle kavga ediyom ama dövmek diyince tuhaf oldum... bende annemle asla anlaşamam... 2010 yışında bana bi yanlış gün bugündür evde 2 yabancı gibiyiz .. hiç sözünüde hasta olduğu halde hiç acımam ona... belki çok çok ihtiyacı varsa bana oda insanlık namına belki.. zaten 3 ay snra kurtulcam işte nereye gidiyon 3 ay sonra ? üniversiteye yada kendimi ya bıcaklarım gerçekten bu sölediklerimi benm yapmam imkansız yönetiliyorum musallat oldu biri Sayfaya Git Sayfa Nobel'inden sonra Susam Sokak'a yüz vermeyen Orhan Pamuk - Brechtyan Üç Kuruş'ta nihayet öpüşmeler başladı - 2022’ye Sezen Aksu ile girin - Tiyatro deyince akla arkadaşım Seçkin Selvi gelir. *** Siz bu Düzeyli Magazin'i "hangi yılbaşı partisine gitsem" hengâmesinden kurtulup herhalde biraz geç okuyacaksınız. Bana gelince Cihangir, Bodrum, Urla ve Moda'dan aldığım bütün parti davetlerini reddettim. Omicron korkusundan kıçımı kırıp, evde oturacağım. Yılbaşı için bana korkudan viski, şarap ve yemek taşıyanlara yarım saatten fazla oturma izni vermeyeceğim. Kapımdaki kuyruk uzarsa yarım saatlik süreyi 15 dakikaya indirebilirim haberiniz olsun. Tabii bu kimi arkadaşlarımla dışarıda erken yılbaşı kutlaması yapmama engel olmadı. Akşamları için favori mekânım olan 21'de Yeşilçam'ın gözdesi ve benim iyi arkadaşım Sevda Ferdağ ile kadeh tokuşturduk. Ferdağ rakı, ben tabii ki Irish coffee içtim. Yok yok üzülmeyin, çok para harcamadık. 21'in ortaklarından Karaağaç Biraderler'den büyük olanı Deniz, yüzde 70 indirim yaptı. 21'in Deniz Karaağaç'ı, Yeşilçam'ın Sevda Ferdağ'ı ve Gonzo Tuğrul. Maskelere dikkat. Bu yılbaşı partilere katılmayacağım dedim ama Cihangir'de sokak partileri olursa sizler için 0005- 0035 arası fotoğraf çekmeye çıkacağım. Sonra koşarak eve dönüp, arkadaşım Mick Jagger ve Rolling Stones'la olan özel partime intikal edeceğim. 0045'den sonra lütfen rahatsız etmeyin çünkü Mick Jagger'la yılbaşı partim başlamış olacak. Kim demiş "yaş 70 iş bitmiş" diye. Bodrum'a gidemeyenler Bütün tahminlerimin aksine Cihangirli YT, MÇ ve İB bu yıl Bodrum'a gidemiyorlar. YT ve MÇ'nin mazeretlerini bilmiyorum ama İB, Tennessee Williams'ın bir oyununu hazırlıyormuş. Fakat arkadaşım Deniz Türkali, feminist bilincinin yüksekliğinden olsa gerek 30 Aralık'ta Bodrum'a gidiyor. Yılbaşı partisinden sonra 2 Ocak pazar günü "Deniz Türkali ile Kadın Kadının Yurdudur" söyleşisinde kadınlarla dertleşecek. Bitez'deki Ağaçlı Kadınlar Kahvesi'nde saat 1200-1400 arası kafa karıştıracak. Deniz Türkali ile Cihangir HomeRoom'da. Arka tarafta bizi onaylamadığı için yüzünü saklayan eski Cumhuriyet'çi yeni Tarih'çi Gürsel Göncü var. Foto Emre Erdem Tarihimden yapraklar Nereden nereye Epey bir zamandır azıcık ses çıkardılar, sendikalaştılar, maaş alamadıkları için şikayet ettiler bahanesiyle medyadan yok 45, yok 8, yok 3 gazeteci habire atılıyor. Kimseden fazla bir ses çıkmıyor, kimse de utanmıyor. Üstelik de yıl 2021. Şimdi size haftalık Yeni Gündem Dergisi'nin yayın müdürüyken, iki aydır zamlı maaşlarını alamadıkları için derhal itiraz eden Ankara Bürosu'nun genç muhabirlerinin yazdıkları mektubu sunuyorum. Zamlar ne zaman ödendi hatırlamıyorum ama hiç kimseyi bırakın işten atmak, "atarız haa" diye korkutmak bile aklımızdan geçememişti. Şimdi olsaydı herhalde anında Hürriyet ya da Cumhuriyet'ten ya da herhangi bir yandaş kanaldan atılmışlardı. Mektup için Ankara Bürosu'nda Ümit Sezgin'e teşekkürlerimle Bu linkler ihmal edilmesin * "Direnişin Birinci Yılında Boğaziçi Üniversitesi Bileşenlerinin Yanındayız" imza kampanyası başlatıldı. Kampanya 9 Ocak Pazar'a kadar sürüyor. Tıklayarak imzalayabilirsiniz. * IPI Cansu Çamlıbel ve Gonzo Tuğrul karşılıklı döktürüyor. Podcasti dinlemek için tıklayın. *** Gonzo Tuğrul'a haksızlık etmeyin Kimi yarı düşman, kimi orta hayran önemli sayıda okurum beni kendimi çok önemsemekle hatta megaloman olmakla suçluyorlar. Neymiş efendim, herkesi tanıyormuşum. Çenemi fazla yormadan, onlara sadece cuma günleri satın aldığım Hürriyet'in Kitap-Sanat Eki'yle cevap veriyorum. Çeşitli eleştirmenler ve editörler bir araya gelip bizim zamanımızda "fiction" ve "non-fiction" dediğimiz şimdilerde kurgu ve kurgu dışı diyorlar 50'şer kitap seçmişler. Her iki kategoride ilk ona giren 11 kitabın sahipleri yakinen tanıdığım; kimisine bayılıp, kimisine bayılmadığım onları da bir zahmet siz buluverin isimlerden oluşuyor. Nobel ödülünü almadan önce bana röportajlar veren ve Radikal İki'de yazan Susam Sokak'tan komşum Orhan Pamuk, Veba Geceleri ile ilk sırada. 'Kurgu dışı'nda birinci olan ve Radikal Gazetesi'nde ben müdür masasında otururken altı kişiyle birlikte uzun masada oturan Pınar Öğünç, Pandemi Zayiatı ile bir numarada. Kurgu eserlerle devam edersek, ilk 10'daki tanıdıklarımı sayıyorum. Mülkiyeli genç kardeşim ve Müslüm filminin senaryosunda beraber çalıştığımız Hakan Günday - Zamir. Cihangir'de kapı komşum olan ve benden sık sık hayat dersleri alan Seray Şahiner -Ülker Abla. Nokta Dergisi'de David Bowie'nin Space Oddity'sini birlikte söylediğimiz Hilmi Yavuz - Talan Şiirleri. Her taşın altından çıkan ama nedense benimle program yapmak istemeyen Yekta Kopan - Bana Kuşlar Söyledi. Nasılsa benim gibi İletişim'e düşmüş olan Haymanalı kardeşim Burhan Sönmez - Taş ve Gölge. 'Kurgu dışı'na gelirsek, son yıllarda bir türlü yemek yiyemediğimiz Selim İleri ve Radikal'de stajyerliğinden tanıdığım Burcu Aktaş - Düşüşten Sonra. Çok sevdiğim Seçkin Selvi'yi yazan eski stajyerim şimdi Oksijen'e düşmüş olan Zeynep Miraç - Seçkin. Yıllarca İletişim Yayınları'da ve Yeni Gündem Dergisi'nde bana Ümit Kıvanç'la birlikte kök söktüren Tanıl Bora - Hasan Âli Yücel. Ve T24'de sütundaşım olan Selçuk Demirel - Bir Ağacın Altında. Ey az düşmanlarım ve orta hayranlarım, bana şimdi inandınız mı? İnanmazsanız adı geçen yazarlara sorabilirsiniz. Pınar Öğünç - Hakan Günday - Seray Şahiner - Yekta Kopan- Burcu Aktaş - Zeynep Miraç - Tanıl Bora - Selçuk Demirel Şikayet edene bak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin dezenformasyona en fazla maruz kalan ülke olduğundan şikayet etmiş AA'ya. Bence insanda biraz mahcubiyet hissi olmalı. Açıklama yaptığı AA'dan başlayarak, "büyük" gazetelerden devam ederek ve de televizyon kanallarında virgül koyarak, acaba el koymadıkları mecra kaldı mı diye sormadan edemiyor insan. İnşallah bu soru da suç kapsama girmez. Sıkça sorulan sorular ve cheap shots - Evet, Üç Kuruş hâlâ en favori dizim. Show TV'de pazartesi gecesi gösterilen bu dizi, kadınlar ön plana çıktıkça daha da keyifli bir hâl almaya başladı. Ama bir itirafım var Dizideki seri katil Ferhan Şensoy Diren Polatoğulları karakteri, hayatımda neredeyse ilk kez yakınlık duyduğum bir cani oldu. - İktidar sözcüsü TRT'nin en yandaş elemanlarından biri olan Fuat Kozluklu'nun gazeteciliğe Cumhuriyet'te başladığını yazmıştım geçen hafta. Meslektaşım Yazgülü Aldoğan'dan küçük bir hatırlatma geldi. Kozluklu, mesleğe Yeni Asır İstanbul bürosunda Yazgülü Aldoğan'ın yanında fotoğrafçı olarak başlamış. İlk ününü de o sıralarda sabah 0500'e kadar bekleyip, denizden çıkan Süleyman Demirel'in fotoğrafını çekmekle yapmış. Galiba hatırladım. Demirel karşısında fotoğrafçıyı görünce şaşkınlıktan elleriyle göğüslerini kapatmıştı. Tekrarlayayım, nereden nereye... - Yılbaşı sponsorlarımı haftaya açıklayacağım. Advertorial ! Bir gizli kahraman Advertorial'ın başlığı kafanızı karıştırmasın. Zeynep Miraç'ın Seçkin Ödünsüz bir yaşam'ı gazeteci komşum Defne Akman'a okuturken bu müthiş kadının ancak yarısını tanımış olduğumu üzülerek farkettim. Tiyatro eleştirmeni, çevirmen, protestocu, anne ... Yaptığı hiçbir şey ötekinden daha az önemli değil. Zeynep Miraç, gazeteci olarak çok parlak bir iş çıkarmış. Bölüm başlıkları birbirinden güzel Utanmaz adam kira kontratında, Yazan Stalin, yazılan Lenin, çeviren Seçkin, hapishaneye gelin!, Tiyatrocular, tiyatro dergilerini okumazlar!. Hele hele o fotoğraflara bayılacaksınız çünkü Türkiye'nin yakın tarihi. Zeynep Miraç'ı biraz kıskandım ama söylemek zorundayım ki, bu kitabı okumazsanız siz kaybedersiniz. Müzik önerisi Ben de 2022’ye Mick Jagger’la birlikte, arkadaşım Sezen Aksu’yu dinleyerek gireceğim. 8 yıldır evdeyim ve evde kalmak zor biliyorum 768 1024 Yonca Tokbaş 27/03/2020 27/03/2020 Kurumsaldan ayrıldığımdan bu yana evim hem yuvam, hem işyerim, hem yazıhanem, hem ormanım, hem de spor merkezim. Sabahları çoğunlukla erken kalkıyorum. Sporumu yapıyorum. Aslan Cem okula gidiyor. İşe gider gibi giyinmeye, saçımı başımı yapmaya çalışıyorum. Gözlerime simlerimi sürüyorum. Bazen rujumu süresim gelmiyor; ama annem hiç aksatmaz hep sürer diyerek ben de “hadi hadi Yonca” gazıyla kırmızı rujumu mutlaka sürüyorum. Ben evdeyim. Hep… Okuyacaklarımı okuyorum, yazacaklarımı yazıyorum. Ne yapacaksam onu yapmaya çabalıyorum. Evde maaile durarak bi şeyler üretmeye çalışmak çok zor. İnsanın ilhamı tükeniyor. Yaratıcılığı zorlanıyor. Evde oldun mu, kimse senin bir iş yaptığını da düşünmüyor. İnsana en çok bu koyuyor. En zorlayan da bu. Buna da bir süre sonra alışıyorsun. Geçenlerde Destina bana, “Anne sen nasıl bize rağmen yazıyorsun? Ben bir şey yazacaksam hiç kimse rahatsız etmesin istiyorum. Biz seni hiç rahat bırakmadık ki! Yeni fark ediyorum.” dedi. Gülümsedim. Bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Evden çalışan, nice ev kadını/ev insanı fark etmez, hepimize sımsıkı sarılıyorum. Sanırım bizi anlamaya başladı Dünya! Başımıza coronavirüs covid19 musallat olduğundan beri sağlık önlemleri adına evindekal hareketiyle herkes oflayıp pofladıkça ve insanlar evde kalmakta zorlandıkça, aslında yıllardır benim de neye zorlandığımı yeni fark ediyorum. Bir şekilde adı kondu gibi oldu adını koyamadığım duyguların. Disiplinli olamadığım zamanlarda kendime kızmalarımı düşündüm. Bitmek bilmeyen kendime kızmalarımı… İnsanın sürekli otodisiplinde olması çok zor. Otoritesiz disiplinle güne başlamak büyük olay. Herkes zorlanınca, “ben çok da anormal değilmişim” hissi ile karışık bir ruh hali çöktü üzerime. Evimden ya Manisa Tarzanı gibi dağlara yarışlar koşmaya; ya da zeytine, arıya doğaya yani en sevdiğim şeyler için bir şeyler yapmaya; bir de yazmak için kamplara gitmek için çıktım geri geldim. Ev gezmeleri yapıyoruz biz genelde Dubai’de. Arkadaşlarımızla da evden eve evcilik oynar gibiyiz. Sürekli yeni bir yerlere gitmeye yeterince doyalı hayli zaman oldu. AVM filan, mecburiyetim olmadığı sürece adım atmadığım ortam çok uzun zamandır. Alışveriş manyağı da değilim. Çok şükür ömrümün sonuna kadar bi şey almasam da her şeye yetecek kadar malzemem var biliyorum. Stoklamadım bi şey. Ultramaraton bana insanın her şart altında azla yetinip uzun zaman gidebileceğini çok iyi öğretti. Birçok insan aslında para kazanmak zorunda olmasa, o işte çalışır mıydı düşünme hakkının bile olmadığı bir yerde zamanını geçiriyor. Ben henüz kurumsaldan ayrılmaya cesaret edemezken bir arkadaşım; “Yonca’cım insanların kurumsal köle olması çok iyi bi şey olsaydı onları orada tutmak için bu kadar para verilmezdi…” demişti. Herkes evine, mutfağına, çocuğuna, uyumaya, durmaya hasret aslında. Ah para.. Ah bu maddi Dünya… Düş yakamızdan özgür bırak insanlığı! İnsanı isyan ettiren evinde olmak değil de; bunca sağlık riskiyle ve felaket haberi gölgesinde hem kendinin hem bütünün sağlığı adına evde kalmak zorunda olması. Mecbur olmak zindan hissi yaratıyor. Haber izleme süremi kısıtladım. Sürekli haber izlemek hiçbir şeye yardımcı olmuyor. Sağlam insanı hasta eder. Müzik… müziği ihmal etmiyorum. Zaten hareketli bir tipim, evde de hareketliyim her zamanki gibi. Herkesin spora, hareket etmeye bu kadar önem vermesine vesile oldu ya bu salgın, iyi oldu bu. Çünkü hareket etmek hep önemli. Kitaplarıma sığındım. En şahane sığınak. En renkli Dünya ve sonsuz! Kitaplarımı asla kimselere okumaya 1 günlüğüne bile vermedim ben bunca sene. Bi can erik, bi kitap asla paylaşmam derdim. Gurbet ellerde, sınırların kapatıldığı, uçakların durduğu bu ortamda evde kalmak başka türlü koyuverince hepimize, kütüphanemden okuyup bitirdiğim tüm kitapları ayırdım. Kitap okuyamıyorum diye sürekli kızıyordum kendime. Delirmiş olmalıyım, meğer Dünyanın kitabını okumuşum farkına vardım. Buradaki Türk kadın grubumuz sultansofdubai ye haber saldım; “Okuduğum ve mutlaka sizin de okumanızı istediğim kitaplarım var, hadi dileyen gelsin alsın” diye. Zor geldi ayrılmak; ama başardım ve mutluyum. Kitaplarımı dokunulmazlığa, yalnızlığa mahkum etmektense, değerlerini bilip okuyacak kitap kurtlarına vermek hissi iyi geldi. Kitap almak için koşa koşa gelen insanlar olması mesela, bu zor dönemde beni çok mutlu etti. Ginger Bey’de katılıyor bu söylediklerime. Gördüğüm, herkesin kalbini veya bir becerisini herkese açtığı. İmecenin en güzel haline tanıklık ediyorum. Bir anda bütün Dünya bütün Dünya’yla her şeyini paylaşmaya başladı. Olması gereken zaten buydu; keşke hastalıklar buna zorlamasıydı da demeyeceğim. Hayat insana bir şekilde öğreterek ilerliyor. Corononavirüs insanlığa imeceyi, paylaşmayı, karşılıksız koşulsuz sevgi ve ilgi alış verişini hatırlatıyor. Kadim bilgilerimizi güncelliyor. Hani eskiden bi alet çalışmayınca pat küt vururduk da kendine gelirdi ya; biraz öyle bir hatırlatma gerçi, hoyratça… Üzüntüm, bu salgının insanları doğaya karşı daha duyarlı olmaya davet ederken kimyasal kullanımını da raydan çıkartmış olması. Ne büyük ve tehlikeli bir tezatlık. Aman dikkat! Bağışıklığımızı, doğamızı, doğal olanı, tohumu, arıyı, suyu korumaya devam. Su ve sabun yeterli ve yeterince önemli. Suyu ziyan etmemek de önemli. Ağaçlarda görmediğim kadar çok kuş, çiçeklerde hiç görmediğim kadar çok arı var. Dolu… vızır vızır çalışıyor doğa. Canım Doğa! Belki ben de ekran karşısına geçip sanaldan sizlerle arılar hakkında bildiklerimi, arı sevgimi, koşuyu ve sporu bir zorundalık ve askeri nizamla değil de hayatımızın parçası olarak yapmakla ilgili hislerimi paylaşmalıyım. Belki bu dönemde birbirimize hiç istemeden bu kadar uzak kalmışken daha da yakınlaşmayı başarıyoruzdur. İmece… imeceyi hatırlamak Dünya’yı yerinden oynatacak kadar güçlü bir erdemdir bence. Ve benim bu umutperverliğim bi tür Polyannacılık olmaktan çıkıp somut bir eyleme dönüşüyordur böylece… “Yeter ki bu salgın bitsin, yeter ki sağlık olsun, bak şunu şunu yapıcam!” dediğimiz şeyleri yazalım bi kenara. Yapacak çok güzel, çok anlamlı, hayata değer ne kadar çok şeyimiz var değil mi? İşte bunu bilmek en güzel hedef, amaç ve gaye! Yonca “kitapçı” Türlü çeşit kurumsalda, yurtiçinde ve yurtdışında, çok çeşit milletten insanla çalışmışlığı var. Koşmaya başladı. Kurumsaldan ayrıldı. Kendini hem sevdiği hem de en iyi yaptığı şeylere verdi; yazmak, koşmak, konuşmak, sorunlara çözüm üretmek, arıları kurtarmak, doğayı anlatmak, koçluk yapmak gibi… 1 Merhaba, ben 17 yaşındayım şu an şimdi bende 3 yıldır yani 14 yaşından beri yani yaklaşık 3 yıldır konuşma bozukluğu var. Ben konuşurken çok takılıyorum duraksıyorum bir de şey diyorum konuşurken hatta bazen konuşurken çok kekeliyorum. Yani akıcı konuşamıyorum. Daha önce bir sürü doktora da gittim mesela en son 3 ay önce Ankara'ya doktora gittim bir sürü doktora göründüm sonra benden bir sürü film çektiler kan tahlili de aldılar bir sürü sonra nöroloji doktoruna da gittim bana senin beynindeki hipofiz denen salgı bezi küçülmüş ve salgı üretmiyor yani salgı üretirken beynin sıkıntı yaşıyor dedi. Doktor bana sonra başka doktora da gittim bana hormon bozukluğu tanısı kondu orada sonra tıbbi genetik doktoruna da gittim bana sende gelişim geriliği de var dedi. Yani gerişim geriliği tanısı da kondu bana sonra en son da psikiyatri doktoruna da gittim tam 4 kez orada da bana anksiyete bozukluğu tanısı kondu orada ve doktor bana bir antidepresan hap verdi şu an o antidepresan hapı kullanıyorum. Her gün yarım doz olarak alıyorum 4 aydır kullanıyorum iyileşmek için yani böyleyim 3 yıldır bu konuşma bozukluğum olduğumdan beri hiç sosyal hayatım bile olamadı. Çok asosyalim öz güvenim sıfır hiç yok hiç arkadaşım bile yok. Hatta hiç çevrem bile yok. Sonra sürekli evdeyim hiç dışarı çıkmıyorum yani her gün evdeyim boş boş evde ya televizyon izliyorum her gün ya da uyuyorum ya da her gün sesli kitap okuyorum günde 1 saat 2 yıldır bunu düzenli olarak yapıyorum ama konuşmam hala düzelmedi. Sizce ne yapmalıyım? Bana kitap oku demeyin çünkü zaten 2 yıldır her gün günde 1 saat sesli kitap okuyorum ama yine de konuşamam hiç düzelmiyor. Başka tavsiyeler verir misiniz bana? Son düzenleyen Moderatör 17 Temmuz 2022 2 Merhabalar , ben de kekemeyim bunun kan almayla filan bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. 7 yaşımdan beri var genelde travmalara bağlıyorlar. Kekemelik kurslarına gitmelisiniz psikologdan çok önerim bu olur. Verilen aktiviteleri ve egzersizleri yaparsanız size yardımcı olur. Ağız egzersizleri de buna mevcut. E kekemelik diye bir yere gitmiştim en son. Kekemeliğim oldukça azaldı fakat sonra sıkılıp bıraktım çünkü kendimle barışma kararı aldım. Siz çok rahatsız oluyorsanız egzersizleri sürekli yaparak %99 yenebilirsiniz. Bu kötü bir durum değil sosyal hayatınızı lütfen ama lütfen kısıtlamayın. Sizi seven arkadaşlarınız bu durumu göz ardı edeceklerdir , bu durumla dalga geçen bir birey insan olamaz zaten. Unutmayın her canlı insan değildir . Ayrıca eklemek gerekirse kekemelik zamandan zamana değişen bir şeydir. Yaş ilerledikçe zaten azalır. Rica ediyorum kendinizi üzmeyin. Kendinizi üzdükçe daha çok artar bu durum. Arkadaşlarınızın yanında istediğinizi konuşmaktan çekinmeyin. Sorunuz olursa yardım etmek isterim. Site burda ; e-kekemelik - Online Kekemelik Terapi Sitesi Ben bir sürü tedaviye gittim , yok sol kulaktan mozart üst düzey frekansları verme yok psikiyatri yok psikolog , geçmişte gittiğim bir kursta 2 hafta hiç konuşturulmadım ve sonrasında yavaş ritimle başlatıldım. Aralarında en çok beğendiğim bu e kekemelik oldu. Size de tavsiye ederim. Asosyalinbiri şarkı söylerken kekeliyor musunuz ? Kekemeler şarkı söylerken kekelemezler. Kekemelik ritim bozukluğudur. 02 Ağustos 2015 1425 Neden hep yalnızım. Neden hiç arkadaşım yok. neden insanlarla iletişim olmuyor... hiç bilmiyorum. 10 senedir şehrimde uzakta hastanede memur çalışıyom. rabbime bin sükrediyorum ki maasim var saglıgım yerinde. ama yalnız yasamaktan sıkıldım. sadece meraba diyip geçen arkadaşlarım oldu. kimsenin bir seyine karismamisim. öyle cok konusan gevezede degilim. daha bi gün halısahaya bile çagirmadilar. kahveye kagit oynamaya bile cagırmıyolar. kızlar desen bana hiç bakmazlar. çirkin felan değilim. öyle yakisiklyım güzelim felan demiyom ama rabbimin her kulu gibiyim iste anlayın yani. 176 boyum var fiziki problemim yokki. galiba insanlarla iletisim kuramıyorum. ama ben girisken deilim diye insanlar niye beni arasına almıyo neden kacıyo benden. ukala zevsek biri olsam anliycam. ama deilim. aklı basinda biri oldugum söylenir hep bana. üstelik bir sürü artis ukala serseri insan cevre senedir evden iişe işten eve gidiyom,elhamdüllilah dinimin gereklerini yerine getirmesem huzur felan bulamayacam hayatta. cok sikildim yalnız yasamaktan. film izlemekten. haftasonu gelmesin diye allahıma dua ediyorum. haftasonu geldiginde evden dısari cikamiyom. bazen tek basina fifa oynamaya gidiyorum. tek basina cafelere kahve icmeye gidiyorum. moralim daha cok bozuluyo. daha bozuluyo. insanlar arkadasiyla sevgilisiyle dostuyla esiyle kızıyla geliyor, kahroluyorum. neden ben diyorum. kendime "salih senin neyin eksik. neyin fazla. nerede yanlıs yapıyorsun, cok mu uzak duruyorsun insanlardan" diyorum bakıyorum. kendimde bi kusur bulamiyorum. nedenn artık helalim diyeceğim bir kız bulamiyorum. neden hiç bi kızla tanışıklıgım olmadı. neden hic bi arkadasim beni sevmiyo. neden gezilere halısahalara kahveye cafelere davet konusmaktan sıkıldım. aynı dizileri filmleri oyunları izlemekten oynamaktan sıkildim. aynalarla konusmaktan yasindayim. daha bi gün birisi "yawu bu adam öldümü kaldimi ne yiyor ne yasıyor" demedi. bitek annem derdi o da yedi sene önce vefat etti. o gitti ben iyice yalnız kaldım. her şeyimmiş meger o yanlis yapıyorum. kimlerin tavuguna kıs diyorum anlamadım gitti. kimsenin malına ırzına gözum olmadı. kimseye bi gun zararım olmadı. isyerinde selam veren arkadaslar is cikisi unutuyorlar yok defa insanları fifa oynamaya okey oynamaya davet ettim kimse gelmedi. bi gun beni de yapım cok bozuk halde. ne acıdır ki bunları bi tek bu sitede yazıyom. kimseye söyleyemiyom. cunku cok sıkıldım.

sürekli evdeyim hiç arkadaşım yok